12 Kasım 2015 Perşembe

Dedemin Bahçesindeki Minik Karpuz









1 Kasım 2015 Pazar günü dedemin bahçesindeydik. O gün çok güzel geçmişti. Çünkü, dedemin bahçesindeki zeytinleri toplamıştık. Bundan sonra da teyzem, annem ve kardeşim ile yürüyüşe çıktık. Yürüyüş çok güzel geçmişti. Dedemin bahçesine geri gelmiştik. Öğlen yemeğini yedik. Ben doymuştum. Kulübeye girip birazcık yattım. Uyumuştum. Midemdeki yiyecekler sindirilmişti ve rahatlamıştım.

Kulübeden çıkınca etrafta biraz gezindim. Bir ağacın kenarında daha önce görmediğim mantarlar çıkmıştı. Dedeme sordum "Dede ağacın altında ten renginde mantarlar var." dedim. dedem bana şöyle cevap verdi "Onlar zehirlidir." dedi. bende o mantarlara daha az yaklaştım. Sayıları fazlaydı. Biraz sonra babam merdivenle ağaca çıkıp bir meyve aldı.

Babam beni çağırmıştı onun yanına gittim. Topladığı meyvenin ismini sordum. Babam "cennet elması" diye cevap verdi. Bu elmalar çok turuncuymuş dedim. Babam bana merdivene çıkmamı istedi. Bana göre merdiven pek de sağlam değildi. Ama çıkıp babamın elinden cennet elmalarını aldım ve dedemin yanına gittim. cennet elmalarını ona verdim.

O sırada anneannem geldi. Elindeki mini minnacık bir karpuz dikkatimi çekti. Babam geldiğinde hemen ondan bu minik karpuzu kesmesini istedim. Babam dedeme sordu ve dedem "evet" diyince karpuzu kesti o sırada kardeşim de geldi. Karpuzu kestiğimizde babam karpuzun tam büyümediğini söyledi ama bir kere ısırabildik. Karpuzun fotoğrafları yukarıdadır.

Karpuzun küçük olduğunu görmüşsünüzdür. Tadı çok güzeldi normal karpuz gibi. Dış renkleri koyu yeşil ve yeşil. Çekirdekleri normal karpuzdaki beyaz çekirdeklere benziyor. Ben bu kadar görüyorum.
lütfen yorumlarda siz de belirtiniz.










10 Kasım 2015 Salı

Saygıyla Anıyoruz / 10 Kasım / 1881 - Atatürk - 1938

SAYGIYLA ANIYORUZ

O bu milleti kurtaran kurtarıcımız Atatürk. Atatürk'ün kısaca hayat hikayesi şöyledir:
-1881 yılında şu an Yunanistan sınırları içinde yer alan Selanik'te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası ise Ali Rıza Bey'dir. Bu iki çift çocuklarının ismini "Mustafa" koyar. Mustafa annesinin isteği üzerine ilk olarak Mahalle Mektebi'ne (1) gitmiştir. Sonrasında da yeni taktikler ile öğreten Şemsi Efendi İlkokulu'na (1) gitmiştir.

Selanik Ortaokulu'nda (1) matematik öğretmeni Mustafa'ya "Mustafa bak senin adın da Mustafa benim adım da Mustafa. Ben sana Kemal adını veriyorum" demiş. Bundan sonra Mustafa'nın adı "Mustafa Kemal" olur. Mustafa Kemal babasını o yıllarda kaybeder. Annesi ile çiftliğe giderler. Mustafa Kemal o yıllarda okula devam edemez. Çiftlikte her gün annesinden gizli ders çalışır ve annesinden gizli Selanik Askeri Rüştiyesi'nin (1) sınavlarına girer ve kazanır.

Mustafa Kemal'in ilk katıldığı savaş Trablusgarp savaşıdır. Osmanlı Devleti o yıllarda saldırıya uğramıştır. O sıralardaki Çanakkale savaşını anlatmak istiyorum. O sırada İngilizlerin planı Çanakkale boğazından geçip İstanbul'u işgal etmekti ama güney ordusu buna izin vermedi. O savaşta tam 57 bin (2) şehit verildi. İngilizler yenilgiye uğramışlardı.

Mustafa Kemal tüm Türkiye'yi düşmanlardan temizlemişti ve TBMM'ni kurdu. Bundan üç yıl sonra da Cumhuriyeti kurup bağımsızlığımızı ilan etti. Çok büyük devrimler ile Türkiye'yi çağdaş ülkeler düzeyine çıkardı. Dolmabahçe sarayında 1938 yılında hayata gözlerini yumdu. Atatürk Türkiye için çok çalışmıştır. Biz de onun ilke ve inkılaplarına sahip çıkalım ve sonsuza dek yaşatalım.

Ali Toprak Dalkıran tarafından kaleme alınmıştır.

1: http://www.olcaysurucukursu.com/ataturkun_okudugu_okullar.html, [Erişim tarihi: 10/11/2015]
2: http://www.canakkale1915.com/sehitsayisi.htm [Erişim tarihi: 10/11/2015]

SAYGIYLA ANIYORUZ


3 Kasım 2015 Salı

Mogu Mogu

Benim en sevdiğim içecek olan Mogu Mogu'yu üçüncü sınıfta ilk kez içmiştim. Tadı çok güzeldi. İçinde hindistan cevizi parçacıkları olduğunu içtiğimde fark ettim. Mogu Mogu'nun üç ayrı tadı var:
-1. Mango, 2. Galiba karpuzdu 3. Ananaslı. Hepsi de çok güzeldir. Siz de içerseniz tadının güzel olduğunu tadabilirsiniz. (Herkesin damak tadı farklıdır. Sizin damak zevkinize göre değişir.)


Mogu Mogu'yu (Bunu yazdığım tarihe göre.) bir gün önce aldım. Mangoluydu. Onun da tadı çok güzeldi. Bir gün önce Alsancak'taydık. Mogu Mogu'yu bakkalda gördüğüm gibi hemen babamdan istedim. Babam beni kırmadı ve aldı. Aldıktan hemen sonra yukarıdaki fotoğrafı çektik. O gün çok yoğundum. Akşama doğru eve geldiğimde yatağıma yatıp kitap okudum...

Dünden aklımda kalan Mogu Mogu'yla ilgili şey ben yürürken yanlışlıkla bir yere takılınca Mogu Mogu'nun paltoma dökülmesiydi.


SON