24 Şubat 2014 Pazartesi

Esrarlı Ada Kitap Özeti (Jules Verne)



Hikaye, adada, balonda ve bir çadırda geçiyor.

Hikayenin kahramanları :

  • Gazeteci Spillet,
  • Kaptan Nemo,
  • Gemici Bay Pencroft,
  • Mühendis Bay Cyrus Harding,
  • Top (köpek),
  • Ayrton,
  • Neb,
  • Herbert,
  • Korsanlar,
  • Jüp (maymun)
Günlerden bir gün, bir kral varmış. Kral, üç kişiye güneydeki adaya doğru gidip oradaki halka baskın yapmalarını istemiş. Ama hepsini birer birer gönderdiği için başarısız olmuşlar. Güneydeki insanlar onları bir çadıra kilitlemişler. Ama bir kaç gün sonra iki kişi gelip onları kurtarmışlar. Oradaki balona binip yola koyulmadan mühendis eline aldığı köpek ile balona binmişler. Çok ilerledikten sonra bir ada görmüşler. Adaya geldiklerinde yemekleri olmadığı için ağaçlardan yemek toplamışlar. Onları yeyip, karınlarını doyurmuşlar.  

Ertesi gün, sopa yapmışlar ve o sopalarla bir domuz öldürmüşler. Bu arada mühendis Cyrus Harding ateş yakmayı başarmış. Sonra o domuzu pişirip yemişler. O gün, bir dağa çıkmışlar. Oradan adanın her tarafına bakıp adaya bir ad vermişler. Adaya Lincoln adası adını vermişler. Sonra tekrar uyumuşlar.

Uyandıklarında daha fazla çalışmışlar ve bir merdiven yapmışlar. Onların evleri olmadığı için kendilerine bir ev yapmaya başlamışlar. Ev, dağın içindeymiş. Kendilerine odalar yapmışlar. Odalara yapraklar koymuşlar. Onların üstünde bir geceyi geçirmişler.  Birkaç gün sonra deniz kıyısında, bir sandık görmüşler. Sandığı eve taşıyıp açmışlar. İçinden çok güzel şeyler çıkmış. Tüfek, yiyecek, fotoğraf makinesi, vb. O eşyalar ile yataklarını geliştirmişler.

Birazcık ağaç kesip bir sandal yapmışlar. İki tane de kürek yapmışlar. Onlarla denize açılmışlar. Giderken bir şişe bulmuşlar. O şişenin içinden bir haber çıkmış. Yakınlardaki bir adada kalan bir adamı kurtarmaları istenmiş. Onu kurtarıp, adaya getirmişler. O adamın adı Ayrton'muş. 

Ayrton onlara o adaya nasıl geldiğini anlatmış. Ayrton'a bir kulübe yapmışlar, Ayrton, bir çiftliğe bakıyormuş. Çiftlikte inekler ve tavuklar varmış. Ayrton ile görüşemedikleri için aralarında bir telgraf hattı yapmışlar. Artık Ayrton'la birlikte uzaktan görüşebiliyorlarmış. Yarın adaya korsanlar gelmiş ama onlar korsanları yenmişler. Korsanlardan üç tanesi hala hayattaymış. Onları aramaya başlamışlar. Fakat korsanlar onlardan daha önce davranıp Herbert'ı vurmuşlar. Bir de Ayrton'u kaçırmışlar. 

Herbert'i alıp eve götürmüşler. Herbert hasta olduğu için, Herbert'a bir ilaç yapıyorlar ve Herbert'a içiriyorlar. Ama Herbert daha da hastalanıyor ve üçüncü krize giriyor. Bu arada mühendis aşağıya inip karşısındaki kutuyu görüyor ve üstündeki yazıyı okuyor. Kutunun üstünde "kinin" yazıyormuş.

Mühendis o kutuyu alıp eve götürmüş. Kinini Herbert'a içirmişler. Herbert birkaç gün sonra iyileşmiş ve Ayrton geri dönmüş. Ayrton nasıl kaçtığını onlara anlatmış. Top ve Jüp onu kurtarmışlar ve sahile gittiklerinde yerde ölü olarak duran üç korsanı görmüşler. Ama onları hiçbiri öldürmemişti. Acaba kim öldürmüş olabilirdi? Bunun cevabı birkaç gün sonra belli olmuş. Evlerinden çok uzak bir yerde kuyu bulmuşlar. Kuyunun içine girdiklerinde bir denizaltı görmüşler. Denizaltının içine girdiklerinde bir adam görmüşler. 

Mühendis, o kişinin kim olduğunu biliyormuş. O kişi, Kaptan Nemo'ymuş. Kaptan Nemo ile konuştuktan sonra, kuyudan yukarı çıkıp dağa bakmışlar, çünkü dağdan buharlar çıkıyormuş. Yani o dağ, patlamak üzere olan bir yanardağmış! Yanardağ patladığında, onlar karşıdaki bir kayalığa doğru yüzmüşler. Kayalık çok minikmiş ama, onlar sığabiliyormuş. Aç ve susuz oldukları için, konuşmakta zorlanıyorlarmış. 

Dördüncü günün sonunda hala aç ve suzuzlarmış. Ama bir gemi görmüşler. Hemen toparlanıp el sallamaya başlamışlar. Gemi onları görüp kurtarmış. Kaptanla konuşup eve dönmüşler. 








                                                                       SON


21 Şubat 2014 Cuma

Ay'a Yolculuk Kitap Özeti (Jules Vene)



Hikaye Florida, ABD, Uzayda ve denizde geçmektedir.

Hikayenin karakterleri : Bay Maston, Bay Tom, Bay Bilsby, Başkan Barbicane, Kaptan Nicholl, Binbaşı Elphinstone, Michael Ardan,

Bir gün silah kulübünde, Bay Tom, Bay Maston ve Bay Bilsby sohbet ediyorlarmış. Sohbet ederken bazı şeyler anlatıyorlarmış. Onlardan bir tanesi silah kulübüne bu aralar çok az kişinin geldiğiymiş. Başka bir sohbet konusu da aya gitmekmiş. Aya nasıl gideceklerini planlıyorlarmış ve buna bütün ülkeye duyurmuşlar. Sonra çalışmalara başlamışlar.

Bir mermi yapacaklarmış. İçine insanlar girecekmiş. Mermi 3,5 metre boyunda olacakmış. Namlu ise 300 metre olacakmış.

İlk önce Demir Dağı'na gidip oradan aşağıya doğru 300 metre kazmışlar. Sonra, merminin yapımına başlamışlar. Ama ilk önce Demir Dağı'ndan dümdüz bir alana doğru tren yolu yapmışlar. Bu yol mermiyi Demir Dağı'na taşıyan yolmuş. Demir Dağı'nın içine ateşlemek için biraz bomba koymuşlar. Ama bu bombalar namluyu ateşlemek için kullanılacakmış.

Aya gidecek kişiler, Bay Maston, Kaptan Nicholl ve Başkan Barbicane'miş. Onlarla birlikte bir de Bay Ardan yolculuğa katılacakmış. Sonra namlunun içine girmişler ve ateşleme yapılmış. Bir patlama yaşanmış. Florida'daki güzellikler simsiyah olmuş. Patlamadan sonra, yeryüzündeki insanlar, ay yolcularının durumunu merak etmişler ve onları görmek için dürbünle nerede olduklarına bakmışlar.

Bütün dünyaya da bir haber vermişler. Haber şöyleymiş:

"Mermi 5 Şubat'ta Ay'ın yanında geçmiştir."

Bunu bütün dünyaya yayınca, herkes ne zaman onların geri döneceklerini merak etmiş.13 Şubat'ta suda dolaşan bir geminin önüne bir mermi düşmüş. O mermi suya düşerken gemi kaptanı merminin içindekileri görmüş. Sonra onları kurtarmak için karaya giderek aletler almış. Onların bulunduğu yere geldiğinde, suyun altında aramış. Ama bulamamış. Birkaç gün sonra suyun altından bir şeyin yukarı doğru çıktığını görmüşler.

Gemidekilere yaklaşınca bunun bir mermi olduğunu görmüşler. Ay yolcularının geri döndüğünü yine bütün dünyaya duyurmuşlar. Ay yolcularını mermiden çıkarıp onları geri götürmüşler ve ne yaptıklarını arkadaşlarına anlatmışlar. Herkes birbirine anlatarak bütün dünya bu hikayeyi öğrenmişler.




                                                                         Son






3 Şubat 2014 Pazartesi

Dünyanın Merkezine Yolculuk Kitabının Özeti (Jules Verne)



Kitap evde yanardağda ve yanardağın içinde dünyada görünmeyen yerlerde geçmektedir. 

Romanda bulunan karakterler aşağıdaki gibidir. :

- Axel,
- Axel’ın amcası Profesör Liedenbrock,
- Hans ,
- Martha,
- Köylüler,
- Bay Fridrikssen

İlk önce, Axel’a amcası bir şifre vermişti. Amcası şifreyi çözmesini istiyor. Sonra Axel şifreyi çözüyor, şifrede şöyle yazmaktadır :

“Ey cesur yolcu! Sneffel Jokulu’nu bul. Temmuz ayından önce Haziran ayının sonlarında; Sneffell’in gölgesi, Scartaris kraterinin ağzına vurunca sana dünyanın merkezinin yolunu gösterecek. Kraterden kokmadan inişini sürdürürsen dünyanın merkezine ulaşacaksın. Arne Sanussemm yani ben bu yolculuğu başardım. “

Sonra Axel ve amcası yolculuk üzerinde tartışıyorlar. Sonunda dünyanın merkezine gitmeye karar veriyorlar. dünyanın merkezine yolculuk etmek için İzlanda’nın başkentine geliyorlar. Sonra Bay Fridrikssen’in evine gidiyorlar. Orada kitaplardan bilgi alarak yolculuğa hazırlanıyorlar. Bay Fridrikssen onlara yardımcı olsun diye yanlarında güçlü bir kişiyi görevlendiriyor.

Daha sonra, yürüyüp bir köye geliyorlar. Yükleri çok fazla olduğundan yollarının geri kalanına köyden aldıkları develerle devam ediyorlar; ama yükleri çok fazla olduğu için köylüler de onlara yardım ediyor. Sneffel dağına vardıklarında develer çıkamayacak kadar dik bir yokuş olduğu için develeri orada bırakıp yollarına devam ediyorlar. Sneffel dağının zirvesine geldiklerinde dağın zirvesinde geceyi geçiriyorlar. Uyandıklarında yağmur yağdığı için dağın içine girmiyorlar. İki gün daha geçtikten sonra, bulutlar açılmaya başlıyor. Profesör Liedenbrock kararını değiştirip 1 Temmuz tarihinde dağın içine giriyor.

Dağın içinde gezerken sularını tasarruflu kullanmadıkları için suları bitiyor. Axel’da susuzluktan yürüyemeyecek kadar yorgun düşüyor. Ve iki gün iki kez bayılıyor. Sonra gezerken yanlarındaki arkadaşı Hans su buluyor ve mataralarını suyla dolduruyorlar. Ama Axel gezerken önde gittiği için giderken amcasını ve Hans’ı bulamıyor. Yanında ışığı olduğu için onunla geziyor. Amcası ve Hans’ı arıyor. Gezerken lambası kırılıyor ve ışıksız kalıyor. Zifiri karanlıkta bir şey göremediği için gezerken başını çarpıp bir daha bayılıyor. Amcası ve Hans onu bulup başka bir mağaraya götürüyor.

Axel uyandığında nerede olduğunu soruyor. Buraya nasıl geldim? diyor. Hans onlara yemek hazırlıyor ve yiyorlar. Axel gücünü toplayarak amcasıyla o mağaradan çıkıp baktıklarında dünyadaki gibi deniz, bulut, mantar ağaçları ve kumsalı görüyorlar. Axel denize elini soktuğunda amcasına “Bu su ne olabilir?” diye soruyor. Sonra Axel şöyle diyor : “Şu ilerideki kemik olabilir mi?” Amcası bu bir mamutun kemikleri diyor. Sonra mantar ağaçlarından bir sal yapıyorlar ve denize açılıyorlar.

Denize açıldıklarında rüzgar çok fazla olduğundan çok hızlı ilerliyorlardı. Giderken büyük deniz canavarlarıyla karşılaştılar. Bazıları birbiri ile savaşıyor bazıları ise yavaş yavaş oradan uzaklaşıyorlardı. Giderken bütün canavarlar birbirlerine girdi bazıları öldü, bazıları da suyun altına batıp öldü. Ve yolumuz açıldı.

20 Ağustos’ta sıcaklık biraz artmıştı ama yolumuza devam ederken fırtına çıktı. Hans’ın varlığı ve ustalığı bizim için çok büyük bir şanstı. 24 Ağustos sabahında fırtına hâlâ devam ediyordu. Yelken direğine bir yıldırım düşünce direğin yarısı ve yelken bezinin tamamı yandı. Karaya vardığımızda yeni bir mağara gördük. Bir günümüzü orada geçirdik ama orada fark ettiğimiz ilk şey, denize açıldıktan sonra yaptığımız yolculuk yaptığımız zaman dönüp dolaşıp aynı adaya gelmişiz. Bunun nasıl olduğunu tartıştık.

Araştırırken bir insan kemiği bulduk ama bu insan kemiğinin kimin kemiği olduğunu bilmiyorduk. Sonra mağaranın içinde Arne Saknussemm yazısını bulduk. O yazının altında bir şey olduğunu düşündük ve çantamızdaki bombayla Arne Saknussemm yazısını patlattık. Patlatır patlatmaz da salımıza atladık. Patlattığımız kayanın diğer yanında büyük bir uçurum bulunuyor olmalıydı. Uçurumun önü açılmıştı. Deniz suyu bu uçuruma doğru akarak bizi de sürüklemesin mi? Geçide girdiğimizde koyu bir karanlıkla karşılaştık. Karanlık geçitlerde ilerlerken Hans üstün yeteneklerini burada da göstermiş ve kendini sala bağlamıştı. Su bizi yukarıya doğru çıkarıyordu ama ben arkama baktığımda arkamızdan bir şeyin geldiğini gördüm. O da lâvdı.

Sıcaklık gittikçe yükseliyordu ve çok terliyorduk. Sanırım hepimiz bayılmışız; çünkü uyandığımızda yanardağın üzerindeydik. Sanırım su bizi yukarıya atmıştı ve buraya düşmüştük. Ancak arkamızdan lâv geliyordu. Dikkatlice hızlı bir şekilde dağdan aşağıya inmeye başladık ve evimize ulaştık. Hans’ı da evine yolladık.



                                                               …Son…

Robin Hood Kitap Özeti (Howard Pyle)



Hikaye ormanda, köyde ve kalelerde geçiyor.

Hikayenin asıl kahramanları :

Robin Hood, Allan, Küçük John, Rahip Tuck, Vali, Magdalena, İsebella, Karl

Hikaye şöyle başlıyor; bir bebeği köydeki bir aileye veriyorlar. Sonra bebeğin adını Robin koyuyorlar. Robin'i eğitmeye başlıyorlar. Ok atma yeteneklerini ve savaşma yeteneğini geliştiriyorlar.

Bu arada, Vali Allan'ı yakalamak için plan yapıyordu. Robin Allan'ın kardeşini korumaya çalışıyordu. Vali bir gün onların evine saldırdı. Robin pencereden çıkıp bütün askerleri öldürdü; ama aralarından bir tanesi annesinin kardeşiydi. Onu alıp eve götürdüler. Ancak o evde öldü.

Birkaç gün sonra onun mezarını yaptılar. Robin ve Allan Magdalena'yı kaçırmak istiyorlardı çünkü Allan Magdalena'ya aşıktı. Plan yapıp onu kaçırdılar. Kaçırdıktan sonra evlerine döndüler. Vali, Robin'den intikamını almak istiyordu. Tekrar onun evine askerlerini gönderip savaşmak istedi. Sonra yine yenildiler ve geri çekildiler.

Robin, Allan ile birlikte "Şen Gençler" takımını kurdu. Bu takım kötülerle savaşıp, onlardaki parayı yoksullara veren bir gruptu. Bu takım gittikçe büyüdü. Vali askerlerinin öldüğünü görünce destek almak için başka ülkelere doğru gitmeye başladı. Bunu öğrenen Şen Gençler, yolu öğrenip yolda onlara tuzak kurdu. Plan da tam istedikleri gibi çalıştı.

Kervana altınları yükleyerek giden Vali, giderken kervanın altınları taşıyamayacak kadar kötü olduğunu gördü ve yakındaki başka bir köyden başka bir kervan almaya gitti. Bu arada, askerlerini uzaklara yollayıp yemek bulmalarını istedi. Giderken yolda bir ev gördüler. Kapıdan içeri girip dolaptaki içecekleri aldılar ve geri döndüler.

İçecekleri içtikten sonra birazcık uyudular çünkü bu Robin'in planıydı. Robin ve arkadaşları kervanı alıp köye götürdüler. Altınları yarıya bölüp yoksullara verdiler. Robin, kafasındaki şapkasından dolayı adını artık Robin Hood yaptı.

Vali, başka bir plan yapıp ok yarışması düzenledi. Şen Gençler de yine bir plan yaptılar. Ok yarışmasına Robin Hood katılıp yarışmayı kazanacaktı. Sonra da grubu Vali'ye saldıracaktı. Herşey planlandığı gibi oldu. Vali, yine çok kızdı. Şimdi sıra Robin Hood'un aşık olduğu kızı kaçırmaya geldi. Kızın adı İsabellaydı.

Yine bir plan hazırladılar. Bu seferki plan şöyleydi; kılık değiştirip kaleye gireceklerdi ve İsabella'yı kaçıracaklardı. Kaçırdılar ve onu da eve götürdüler. Bu arada, yaptıkları bütün planlar kurdukları gibi oluyordu.

Artık Kral geri dönmüştü. O da Robin Hood'un kim olduğunu merak ediyordu. Askerlerini görevlendirip Robin Hood'u yanına getirmelerini istedi. Askerleri Robin Hood'u Kral'a getirdiler. Robin Hood Kral'la konuşmaya başladı ve Kral Robin Hood'u Dük yaptı.

Artık Vali Şen Gençler'e saldırmıyordu ve Sherwood Ormanı'nda düzen sağlanmıştı.


                                                                  .... Son ....